Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Döviz Kuru Sistemleri

Döviz kurunun hükümet müdahalesi olmadan tümüyle piyasada belirlendiği durum demek olan esnek döviz kuru sistemlerinde yurtiçi faiz haddi dünya faiz haddine eşit ise dengededir. Hükümet alımlarının artması sonucu IS eğrisi sola kayar. C noktasında yeni denge oluşur. Fakat i2 faiz haddi dünya faiz haddinden yüksek olduğu için ülkeye yabancı sermaye girer => kur düşer => ihracat azalır. Azalan ihracat sonucunda para talebi ve faiz haddi düşer, yeni denge tekrar A noktasında gerçekleşir. Dolayısıyla, Maliye Politikası esnek döviz kuru sisteminde etkin değildir. Hükümet para arzını arttırınca LM eğrisi sağa kayar, faiz düşer ve yeni denge C noktasında gerçekleşir. Fakat i2 dünya faiz haddinden küçük olduğu için kur yükselir => ihracat artar. Bu artışla birlikte para talebi ve faiz haddi tekrar yükselir, yeni denge B noktasında oluşur. Dolayısıyla, Para Politikası esnek döviz kuru sistemlerinde tam etkindir. Döviz kurunun piyasa yerine tümüyle hükümet tarafından belir

Finansal Kriz Öncü Göstergeleri

Açık Döviz Pozisyonu Bankaların döviz borçları ile döviz varlıkları arasındaki farka açık döviz pozisyonu deniyor. Bu fark ne kadar fazlaysa, döviz pozisyonu da o kadar açık veriyor demektir. Çoğunlukla yükselen piyasa ekonomileri dışardan dövizle borçlanıyor. Çünkü yurtdışı faizler yurtiçi faizlerden oldukça düşük. Böylece bankalar için düşük faizle borçlanma imkanı doğuyor. Ayrıca, bu ülkelerin yurtiçi tasarrufları yatırımları finanse etmekte yetersiz kalabilir. Bu yüzden bankalar ve şirketler yurtdışından dövizle borçlanabilir. Ancak, bu ülkeler döviz kuruna karşı çok kırılgan oluyor, herhangi bir kur yükselişinde bankaların ve şirketlerin döviz pozisyon açığı artıyor ve ekonomi zora düşüyor.   Vade Uyuşmazlığı Bankaların varlıkları (krediler) genellikle borçlarına (mevduat) göre daha uzun vadeli olur. Şöyle; mevduat kısa (1-3 ay arası) vadeli, krediler ise uzun (1-2 yıl arası) vadelidir. Şimdi bir nedenle faizlerin arttığını düşünelim. Vadesi biten mevduat bankadan gidecek,

Swap

Swap; İki tarafın belirli bir zaman dilimi içinde bir varlık ya da yükümlülüğe bağlı olan farklı faiz ödemelerini veya döviz cinsini karşılıklı olarak değiştirdikleri bir takas sözleşmesidir diye tanımlanabilmektedir. Döviz swap ise belli miktar dövizin aynı anda yapılan tek bir işlemle, farklı vadelere tabi olarak satın alınması ve satılmasıdır. Örneğin yurt dışındaki yüksek faiz oranlarından yararlanmak isteyen bir kimse, bir bankadan, önce elindeki ulusal para fonları ile döviz satın alır. Sonra da buna bağlı olarak yapacağı ikinci bir işlemle bu dövizleri, diyelim ki üç ay sonra teslim kaydıyla aynı bankaya geri satar. Böylece bir Spot Piyasa işlemi ile bir Vadeli Döviz İşlemi tek işlem halinde birleştirilmiş, yani farklı vadelere tabi olarak aynı miktar döviz önce satım alınmış sonra satılmış olmaktadır. Swap işleminin avantajları nelerdir? - Kredi arbitrajı sayesinde işletmeler, fonlama maliyetlerini azaltabilir. - İşletmelerde etkin aktif ve pas

Üçlü Açmaz

Üçlü Açmaz kavramına göre; sabit döviz kuruna ve bağımsız para politikasına sahip olan bir iktisat politikasının sermaye hareketlerini kontrol eden bir politika ihva etmesi gerekir. Benzer bir biçimde, bağımsız para politikasına ve serbest sermaye hareketlerine sahip bir iktisat politikasının sabit kur rejiminden vazgeçmemesi gerekmektedir. Serbest Sermaye Hareketleri: bir ülkenin, ülkeye gelen yabancı paralara veya ülkeden dışarı çıkan paralara herhangi bir kısıtlama uygulamaması anlamına gelir. Bağımsız Para Politikası: faiz, zorunlu karşılıklar, APİ gibi para politikası araçlarının sistemin öteki belirleyicilerinden (sermaye hareketleri ve döviz kuru rejimi) ayrı, tek başına kullanılıp kullanılamayacağıyla ilgilidir. Sabit Kur Rejimi: döviz kuru merkez bankası ya da bir kamu otoritesi tarafından yeni bir karara kadar değişmemek üzere belirleniyorsa buna sabit kur rejimi deniyor. Türkiye, uzun yıllar sermaye hareketlerini denetim altında tutmuş, bunun için sabit döviz kur

Sermaye Yeterlilik Rasyosu

SYR uygulaması Basel Kriterleri olarak da bilinen ve merkezi İsviçre’nin Basel kentinde bulunan ve üye ülkelerin merkez bankaları ile bankacılık gözetim ve denetim kuruluşlarının oluşturdukları Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS), Bankacılık Gözetimi üzerine Basel Komitesi (kısaca Basel Komitesi) tarafından belirlenen kriterlerdir. Bankacılık Kanunu’nun 45. Maddesinde tanımlanan Sermaye Yeterliliği, Bankaların maruz kaldıkları riskler nedeniyle oluşabilecek zararlara karşı yeterli özkaynak bulundurulması olarak ifade edilir. Dolayısıyla, Sermaye Yeterlilik Rasyosu, bankaların solo ve konsolide bazda bilanço içi ve bilanço dışı varlık ve yükümlülüklerinden kaynaklanan finansal riskler ile faaliyetleri nedeniyle maruz kalınan finansal olmayan risklerden kaynaklanabilecek zararlara karşı sahip olduğu sermaye düzeyinin oransal göstergesidir. Bankalar ülkemizde BDDK tarafından düzenlenen yönetmelikte öngörülen usul ve esaslara göre yasal olarak %8 (BDDK isteği %12) oranından az olmamak

Maastrich Kriterleri

Maastrich kriterleri 10 Aralık 1991 tarihinde AB üyesi ülkeler için yerine getirilmesi gereken bir makroekonomik kurallar dizgesi olarak kabul edilmiştir. Üye ülkeler aşağıdaki kriterlerin hepsini sağlamakla yükümlüdür. - Üye ülke devlet borçlarının GSYH’sına %60’ı geçmemelidir. - Üye ülke bütçe açığının GSYH’sına oranı %3’ü geçmemelidir. - Toplulukta en düşük enflasyona sahip (en iyi perfomansı gösteren) üç ülkenin yıllık enflasyon ortalaması ile, ilgili üye ülke enflasyonu arasındaki fark 1,5 puanı geçmemelidir. - Herhangi bir üye ülkede uygulanan uzun vadeli faiz oranları 12 aylık dönem itibarıyla, fiyat istikrarı alanında en iyi performans gösteren üç ülkenin faiz oranını 2 puandan fazla aşmayacaktır. - Son iki yıl içinde üye ülke parası başka bir üye ülke parası karşısında devalüe edilmiş olmamalıdır.

Üçüz Açık

                                                                                         (S – I) + (T – G) + (X – M) = 0 Makroekonomik dengeyi gösteren bu eşitlikte üç farklı denge iç içedir. (S – I) özel kesimin tasarruf ve yatırım dengesini, (T – G) kamunun bütçe gelir gider dengesini, (X – M) ise ülkenin cari dengesini gösterir. S < I ise özel kesim tasarruf açığı veriyor, yatırımlarını borçlanarak yapıyor, T < G ise bütçede açık meydana geliyor, bu açık borçlanarak finanse ediliyor, X < M ise ekonomi cari açık veriyor demektir. Eğer bir ekonomide bu üç gösterge de açık veriyorsa buna üçüz açık deniyor.

Getiri Eğrisi

Getiri eğrisi, borçlanma enstrümanlarının faiz oranı ile vadeleri arasındaki ilişkiyi gösteren eğridir. Artan eğimli getiri eğrisi uzun vadeli borçlanma kağıtlarının faizinin, kısa vadeli olanların faizinden yüksek olduğunu gösteriyor. Yani, vade uzadıkça faiz artıyor. Çünkü bu kağıtları talep edenler uzun vadede enflasyonda bir artış beklentisi görüyor ve yüksek faiz talep ediyor. Azalan eğilimli getiri eğrisi kısa vadeli borçlanma kağıtlarının faizinin, uzun vadeli olanların faizinden yüksek olduğunu gösteriyor. Yani, vade uzadıkça faiz düşüyor. Çünkü bu kağıtları talep edenler uzun vadede enflasyonda bir düşüş bekliyor ve kısa dönemde yüksek faiz talep ediyor. Yatay getiri eğrisi uzun vadeli borçlanma kağıtlarının faizi ile kısa vadeli olanların birbirine eşit (ya da çok yakın) olduğunu gösteriyor. Yani, kısa ve uzun vadede faiz aşağı yukarı aynı seyrediyor. Merkez Bankası, getiri eğrisindeki gidişi izleyerek kısa vadeli faizleri attırarak ya da duruma göre düşürere

Merkez Bankası Araçları

1-) Faiz Politikası Merkez Bankası’nın bankalarla alışverişinde uyguladığı; faizleri değiştirerek piyasa faizlerini etkilemeyi hedeflemesine faiz politikası deniyor. TCMB bu politika için üç farklı faiz uyguluyor. a-) Politika Faizi: TCMB 1 hafta vade ile repo ihalesi açıyor, bankalar ellerindeki tahvil ve bonoları TCMB’ye verip karşılığında para alıyorlar ve vade sonunda parayı iade edip kağıtlarını geri alıyorlar. TCMB bu sayede piyasadaki faiz oranlarını, bankaların kredi miktarını, hisse senedi ve döviz gibi varlıkların fiyatlarını etkileyebiliyor. Temmuz 2020 itibarıyla politika faizi %8,25 seviyesindedir. TCMB politika faizlerini indirdiğinde; - Kısa vadede net faiz marjları genişler. Faiz giderlerindeki kısa vadeli düşüş, net faiz gelirine ve dolayısıyla, bankalar karına olumlu katkı sağlayacaktır. - Piyasa faizlerindeki düşüş, yeni ihraç edilecek olan tahvil faizlerini düşürecek, önceden ihraç edilmiş olan ve banka portföyünde bulunan s