Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Basel III Nedir?

2008 yılında yaşanan ve etkileri uzun süre boyunca hissedilen küresel ekonomik krizin ardından başta Bankacılık sektörü olmak üzere finansal düzenlemelerin yetersizliğinin gündeme gelmesi ile Basel III olarak adlandırılan düzenlemeler gündeme getirmiştir. Türk Bankacılık sektörü ise 2012 yılında Basel II’ye geçişini tamamlamış, Basel III uyum çalışmalarına başlamıştır. Basel III kapsamında ulaşılmak istenen hedefler genel olarak; - Kaynağı ne olursa olsun finansal ve ekonomik şoklara karşı bankacılık sisteminin dayanaklığının artırılması, - Kurumsal yönetişim ve risk yönetimi uygulamalarının geliştirilmesi, - Bankaların şeffaflığının ve kamuya bilgi verme yükümlülüklerinin genişletilmesi, - Mikro ve makro bazda yapılan düzenlemelerle bankaların dayanaklığının ve finansal sistemin şoklara karşı direncinin artırılması olarak sıralanabilir. Basel III, Basel II sonrasında hesaplama yöntemini tümden değiştiren devrim niteliğinde bir uygu

İçsel Derecelendirmeye Dayalı Yaklaşım (İDDY) Nedir?

Bank of International Settlements bünyesindeki Basel Komitesinin bankalara yönelik düzenlemelerinden ilkini oluşturan Basel I düzenlemeleri kapsamında Bankaların yalnızca kredi ve piyasa riskleri düzenlemelere konu edilmiş, kredi riski ise sözleşmenin karşı tarafının OECD ülkelerinden biri olup olmama durumlarına göre hesaplanmıştır. İlerleyen yıllarda yapılan geliştirmeler kapsamında yayınlanan Basel II ile operasyonel riskler de Bankaların risk hesaplamalarına dahil edilmiş olup kredi riskinin hesaplama biçimi kredinin karşı tarafının varlık sınıflarına göre değerlendirilmeye başlanmıştır. Buna göre kredi derecelendirme kuruluşlarının verdikleri notlar ve temel varlık sınıfları kredilerin risklerinin ağırlıklandırılmasında önem kazanmıştır. Basel II ile kredi riskinin ölçüm yöntemleri çeşitlendirilmiş ve basit, orta ve gelişmiş düzeyde standart yaklaşım, temel içsel derecelendirmeye dayalı yaklaşım ve gelişmiş içsel derecelendirmeye dayalı yaklaşım geliştirilmiştir. İDDY, bankal

İSEDES (İçsel Sermaye Yeterliliği Değerlendirme Süreci) nedir?

Basel Komitesinin yayımladığı Basel II standartlarında yer alan üç yapısal bloktan ilki asgari sermaye yükümlülüğü ile ilişkili olup bu blokta bankanın sayısallaştırılabilen risklerine karşı elinde bulundurması gereken minimum sermaye tutarı belirlenmektedir. İkinci yapısal blok, denetim otoritesinin incelenmesi adını taşımakta olup, sermaye yeterliliği ve iç sistemlerin öncelikle bankalarca içsel olarak, ardından denetim otoriteleri tarafından değerlendirilmesi ve sermaye ihtiyacının boyutuna karar verilmesi ile ilgilidir. Birinci yapısal blokta, yani asgari sermaye yükümlülüğü hesaplamalarında dikkate alınmayan ya da kısmi olarak dikkate alınan risk faktörleri ve dış etkenlerin risk ölçüm ve yönetim sürecine dahil edilmesi amaçlanmıştır. Üçüncü yapısal blok ise piyasa disiplininin sağlanması olarak özetlenebilmekte olup bu blokta bankanın maruz kaldığı risklerin ve bilanço yapısının finansal raporlar aracılığıyla kamuya açıklanması ve böylece şeffaflığın artırılması hedeflenmek

Bankacılık Kanunu

Bankacılık Kanunu’nun 54. Maddesi Risk gruplarına kullandırılacak Kredi Sınırlarını tanımlamaktadır. Kredi Sınırları - Bankalarca bir gerçek ya da tüzel kişiye veya bir risk grubuna kullandırılabilecek kredilerin toplamı özkaynakların %25’ini aşamaz. - Bu oran Bankanın dahil olduğu risk grubu bakımından %20 olarak uygulanır. (Kurul, bu oranı %25’e kadar yükseltmeye veya kanuni haddine kadar indirmeye yetkilidir.) - Bir adi ortaklığa verilen krediler, sorumlulukları oranında ortaklara kullandırılmış sayılır. - Bankalarca hakim ortak veya nitelikli pay sahibi olup olmadıklarına bakılmaksızın bankaların sermayesinin %1 ve daha fazla payına sahip olup pay defterine kayıtlı olan tüm ortaklarına ve bunlarla risk grubu oluşturan kişilere kullandırılacak kredilerin toplamı özkaynaklarının %50’sini aşamaz. - Birlikte kontrol edilen ortaklıklara kullandırılan krediler, bu ortaklıkları birlikte kontrol eden hissedarların her

Rating Kuruluşları

Kredi derecelendirme kuruluşları ülke, şirket veya borçlanma enstrümanlarını değerlendirip, ilgili borçlunun kredi değerliliğine ilişkin mevcut durum ve geleceğe dair beklentilere göre derecelendirme skoru tayin ederler. Buna göre kredi derecelendirme skoru yüksek olanların borçlarını ödeme temelli riskleri daha düşük olarak değerlendirilir ve bunların finansal piyasalara entegrasyonu daha kolay ve az maliyetli olur, skoru düşük olanların ise riskleri yüksek olarak değerlendirilir ve bu borçlular piyasadan nispeten olumsuz şartlarda ve maliyetlerde kaynak sağlayabilirler. Dünya genelinde belirli varlık fonları, emeklilik şirket fonları iç tüzükleri gereği belirli derecelere sahip ülkelere fon sağlayabilir, bu da aynı şekilde skoru yüksek olan ülkeleri öne çıkarmaktadır. Kredi derecelendirme kuruluşlarının piyasalardaki rolü, 1980’lerde başlayan küreselleşmeyle önem kazanmıştır. Günümüzde global düzeyde faaliyet gösteren bir çok kredi derecelendirme kuruluşu bulunmaktadır ve bunlardan