Ana içeriğe atla

İçsel Derecelendirmeye Dayalı Yaklaşım (İDDY) Nedir?

Bank of International Settlements bünyesindeki Basel Komitesinin bankalara yönelik düzenlemelerinden ilkini oluşturan Basel I düzenlemeleri kapsamında Bankaların yalnızca kredi ve piyasa riskleri düzenlemelere konu edilmiş, kredi riski ise sözleşmenin karşı tarafının OECD ülkelerinden biri olup olmama durumlarına göre hesaplanmıştır. İlerleyen yıllarda yapılan geliştirmeler kapsamında yayınlanan Basel II ile operasyonel riskler de Bankaların risk hesaplamalarına dahil edilmiş olup kredi riskinin hesaplama biçimi kredinin karşı tarafının varlık sınıflarına göre değerlendirilmeye başlanmıştır. Buna göre kredi derecelendirme kuruluşlarının verdikleri notlar ve temel varlık sınıfları kredilerin risklerinin ağırlıklandırılmasında önem kazanmıştır.

Basel II ile kredi riskinin ölçüm yöntemleri çeşitlendirilmiş ve basit, orta ve gelişmiş düzeyde standart yaklaşım, temel içsel derecelendirmeye dayalı yaklaşım ve gelişmiş içsel derecelendirmeye dayalı yaklaşım geliştirilmiştir.

İDDY, bankaların kredi riskine esas tutar (KRET) hesaplamalarında kullandıkları ve BDDK tarafından belirlenen risk ağırlıklarının (standart yaklaşım) yerine bankanın müşterilerine kullandırmış olduğu kredileri belirli etken modüller içerisinde tek tek değerlendirerek her müşteriye bir risk ağırlığı vererek, kullanılan kredilerin risk ağırlıklarının her bir kullandırılan kredi özelinde değiştirilebilmesine imkan tanımaktır.

Böylece kişi/firma bazında risk ağırlığı belirlenecek ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının notlarına dayalı temel varlık sınıflarının yerine firmanın mali yapısı, ödeme performansı, faaliyetleri, likiditesi, piyasadaki ve sektördeki durumu bir bütün halinde değerlendirilerek riski yönetilecektir.

İDDY kapsamında kredi riskinden kaynaklı beklenen kayıpla ilgili formülasyon aşağıdaki gibidir:

Expected Loss (EL) = Probability of Default (PD) * Loss Given Default (LGD) * Exposure at Default (EAD)

EL = Temerrüde düşme ihtimali * Temerrüde düşmesi halinde oluşacak zarar (BDDK teminatlı krediler için %35, teminatsızlar için %45 olarak belirlemiş.) * Zarara uğrayacak kredi

EL = %30 * %45 * 100.000 TL

EL = 13.500 TL

12 Aylık beklenen kredi zararının bugünkü değeri: EL / (1 + Effective Interest Rate) = 13.500/1,12 = 12.054 TL olarak hesaplanacaktır.

Temel İDDY yaklaşımında sadece PD bankaca hesaplanacak olup, LGD ve EAD BDDK tarafından temin edilecektir. Gelişmiş İDDY yaklaşımında ise tüm veriler bankaca hesaplanacaktır.

Mevcut sistemde uluslararası derecelendirme ile derecelenen firmalar haricinde firmanın mali yapısı veya ortaya koyduğu performans dikkate alınmamakta olup bunun sonucunda iyi firma için de, kötü firma için de aynı tutarda karşılık ayrılmaktadır.

İDDY, Temerrüt olasılıklarını ve Temerrüt Halinde Kayıp Oranını bankaların kendi içsel derecelendirme sistemleri yardımıyla hesaplanması esasına dayanır. Geçmiş ve güncel verilerden hareketle müşterilerin temerrüt olasılıklarının hesaplanması ve risklilik düzeylerinin belirlenmesi belirli koşullar altında bankaların kendisine bırakılmıştır.

Basel düzenlemelerine göre; belirlenen asgari koşullara uyan, denetim otoritesinden izin alan ve kamuyu bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getiren bankalar, kredi riskinin, risk bileşenlerinin tahmin edilmesi ve ona göre sermaye gereklerinin hesaplanması için kendi bünyelerinde sistem kurabilmektedirler.

İçsel derecelendirme yaklaşımları esasen beklenen kayıp ile beklenmeyen kayıp parametrelerinin ölçülmesine dayanır. Beklenmeyen Kayıp için sermaye ayrılır, beklenen kayıplar için gelirden karşılık ayrılır. Kredi risk azatlımı için bu her iki yöntemde de Standart yöntemde anlatılanlar geçerlidir.

Diğer yandan, İDDY sayesinde banka kendi firma havuzunun niteliğini, başka deyişle portföy kalitesini de öğrenmiş olmaktadır. Bankalar bu şekilde portföylerindeki firmaların riske duyarlılığı hakkında bilgi sahibi olabilecek, böylelikle hangisinin daha riskli durumda hangisinin daha az riskli olduğunu öğrenebilmiş olacaktır.

Bankalar İDDY ile kredi riskine esas tutar hesaplamalarını kullandıklarında daha az sermaye karşılığı için kredi havuzunda iyi firmalara daha çok yer verebilecekler, bunun yanında derecesi kötü olan firmalara kredi verirken daha fazla sermaye ayırmanın maliyeti olarak kredi fiyatlarını farklılaştırabilecekler. Bu durumda Risk Ağırlıklı Fiyatlama stratejisine önemli bir katkı sunacaktır.

Yorumlar