18. yüzyıl felsefesine ‘aydınlanma felsefesi’, bu felsefenin içinde yer aldığı döneme ise ‘aydınlanma çağı’ adı verilir. Bu düşünce biçiminin temeli, insan aklına karşı sınırsız bir güven duyulması, her şeyin akıl süzgecinden geçirilerek eleştirilmesi, ölçülüp biçilmesidir. Aydınlanma felsefesi, insan aklının bağımsız bir güç olduğunu, kendinden başka hiçbir şeye hesap vermek durumunda olmadığını, kendi kendine yettiğini ileri sürer. Aydınlanma nedir sorusuna yanıt olarak insanın düşünme ve değerlendirmede din ve geleneklere bağlı kalmaktan kurtulup kendi aklı, kendi görgüleri ile hayatını aydınlatmaya girişmesidir diyebiliriz. Kant bu sorunun cevabını ve aydınlanmayı şöyle tanımlar: ‘Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmayış durumundan kurtulup aklını kendisinin kullanmaya başlamasıdır. Akla karşı duyulan bu kesin inanç, toplum yaşamına, devlete, ahlaka, dine ve insan aklını sınırlayarak boyunduruk altına almak isteyen her türlü otoriteye karşı şiddetli bir el